alicikkoyusitesi.tr.gg
ALiCiK KÖYÜ
Siirlerimiz
KEVSER SUYU
Bir esinti geliyor ılık ılık enseme
Uyku çöktü gözüme başladı bir esneme
Uzandım yatağıma kapadım gözlerimi
Dudaklarım büzüldü bitirdim sözlerimi
İçim geçmişti rüyalara dalmışım ben
Kalbim titriyordu içim irkildi birden
Aksakallı bir dede rüyada görünüyordu
Elinde koca asa dağları deviriyordu
Yallaştı yanıma içimi titretiyordu
Sakalından akan nur nurları getiriyordu
Dedi ki evladım ismini bağışlar mısın?
Çırpındım söyleyemedim nur musun kar mısın?
Tekrar sordu bana ey evladım ismin ne
Allah için söyle senin adın ne
Bu kez gayret gösterip ona söyledim adımı
Kevser suyunu sundu beğendin mi tadını
İçimi bir serinlik kaplamıştı derinden
Gözlerim büyümüştü oynamıştı yerinden
Ey evladım bil şunu dünya hayatı fani
Fani olan dünyanın dünyada yeri hani
Gel evladım aldanma dünyanın yalanına
Kork Allah’tan uzak dur dünyanın malına
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
Mehmet AKiF
Akif’i gördüm rüyamda bir yiğit beydi
Yavaşça doğruldu kafası arşa değdi.
Bu vatan onundu onun için çok sevdi
Akif’i gördüm rüyamda bir yiğit beydi
Yüzünde nur vardı ışığıydı bayrağın
Denizler taşıyordu ey Akif’im sancağın
Kan içinde kalmıştı ayakların tırnağın
Akif’i gördüm rüyamda bir yiğit beydi
Duvara yazmıştı bir dörtlük gördüm
Unutmayım diye onu beynime ördüm.
Onu üçümü bitirdim on dördü yeni gördüm
Akif’i gördüm rüyamda bir yiğit beydi
Sırtında yoktu bir kalın ceket
Sofrasındakileri artık sen hayal et
Tuzuna banardı sadece bir ekmek
Akif’i gördüm rüyamda bir yiğit beydi
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
ÖLÜM YÜRÜR YİĞİTLER ÜSTÜNE
Ölüm yürür yiğitler üstüne,
Kar yürür soğuk bedenler üstüne,
Kar yürür damarlarıma
Donar gencecik fidanlar.
Sen susarım,
Biz susarız…
İnce ince yağar kar,
Soğuk soğuk eser rüzgar,
Ümidini yitirir gencecik fidanlar.
Artık yok, onlar için bir bahar
Don yağar asker üstüne.
Herkes susar,
Her şey susar…
Analar kan ağlar,
Öksüz kalır kundakta bebeler.
Sarıkamış kan ağlar,
Bembeyaz karlar kızıla boyanır.
Ölüm yürür gencecik fidanlar üstüne,
Düşman susar,
Yürekler susar...
Kara haber yazılır
Ak karlar üstüne,
Al bayraklar çekilir
Yiğit Mehmetler üstüne.
Makinalılar konuşur ölüm üstüne.
Etraf susar,
Tabiat susar…
Yüz binler konuşur Sarıkamış üstüne,
Gençlik ah eder ölüm üstüne,
Dertlerle boğuşur insanlar.
Makinalılar konuşur ölüm üstüne,
Gencecik fidanlar susturulur,
Ölüm kusar Sarıkamış,
Yiğit Mehmet üstüne,
Tarih üstüne;
Ama
Ben susmam Sarıkamış üstüne
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
Rüya
Yatağıma uzandım, kendimden geçmiştim
Ruhum alemden göçmüş ahireti seçmiştim
Önümde ilerleyen bir çocuk görmüştüm
Bana sorduğu soruyla aniden irkilmiştim.
Dedi bana;Emin misin geçecek misin?
Yoksa sen de beni ezecek misin?
Tekmeler vurup çukura düşürecek misin?
Tekmeler vurup çukura düşürecek misin?
Yolumu kesti bir garip çocuk
Dedim ona:
Ümidim odur geçmektir sıratı
Geride bıraktım ben Dicle’yi Fırat’ı
Binmek için çözdüm ben bu kıratı
Yoluma dikildi bir garip çocuk
Alnında açılmış bir kurşun izi
Gönlünden akıyor derin bir sızı
Kiminin oğluydu ya da kiminin kızı
Yoluma dikildi bir garip çocuk
Geçemedim hakkım yoktu sırat’tan.
Zulmetmiştim kardeşime ıraktan
Kötülüğü getirmiştim fırkatten
Geçemedim Geçemezdim Sırattan.
İşte o zaman indim ben bu kırattan
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
YORGUN YOLCU
Yorgun bir yolcuyum aradım han bulamadım
Ben bu yalan dünyadan hiç tat alamadım.
Yürüdüm yıllarca kovaladım zamanı
Bulamadım yollarda beni bekleyen anı.
Felek vurdu belime nefesimi kesmişti
Bu yolculuk neydi bilmem nereden esmişti.
Gidiyorum meçhule, ışık yoktu, yol karanlık
Sonra birden irkildim içimde bir aydınlık.
Ellerim titriyordu, dudağımda ince bir ıslık
Yollar selam veriyordu, kıyılar çalıyordu ıslık.
Nihayet ulaşmıştım yorgunca bir hana
Güzel bir yemek yemiştim hem de kana kana.
Çekilmiştim odama uzandım bir yatağa
Sabah erkenden kalktım, geçmiştim atağa.
Yürü yürü yol bitmez ne taban ne de diz
Bu yolculuğa çok zaman dayanamayız ki biz.
Karşıdan geliyordu hışımla genç bir atlı
Sonra gülümsüyordu hem ince hem tatlı.
Bilmiyordum onun kim olup bana baktığını
Sonradan fark ettim gözünden yaşlar çıktığını.
Durdu yanımda sonra, inmişti atından
Dedi ey adam geliyorum Nebi katından.
Selam getirdim size gül kokulu Nebiden
Kabul ettik selamı samimi ve içten.
Selamı getiren dillere kurbandır canım,
Selamı gönderen Habib’e feda olsun canım
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
SEN
Senin nurun en güzeli ışıkların.
Yağan yağmur ve en sevdalı karların.
Küstüm sonbahara merhaba ilk baharım.
Seninle hem dem oldu bedenim ve vicdanım...
ALLAH DERİM
Canım yansa anam der ana diye ağlarım;
Namaz vakti gelince ALLAH deyip ağlarım.
OLMAZ MI?
Karanlık gecelere ışıklar doğmaz mı?
Unutma ümitle istikbal doğmaz mı?
O AN
O an düştü bedenim Kandan ılık bir suya
Oan düştüm ben işte dünyadaki uykuya
ALLAH DİYENE
Neme lazım hemşerim dünyanın dertleri
Unutalım dünyayı meşakkati kederi
UZAK
En uzakta iken buldum seni yanımda
İlkin ruhuma girdin sonra girdin canıma
YAR
Sevdası tatlıdır, hayali ne kadar güzel
Yar O ki en sevdalı en derin gazel
İŞARET
İşaretler ruhumda kanatıyor yaramı
Gelen sesler işaret mi yoksa gizli yaramı?
O’NUN SANATI
En güzeli mimarların şahı sensin
Sen hem ebed hemde ezelsin
SIZI
Tam bulmuşken ışıklar ruhumdaki merkezi
Uyanıverdi gövdem içimde derin sızı
O VAR
Baktım sağıma ve soluma işaretler her yerde
O var muhakkak çaredir tüm dertlerde
HASRET
Hasret kaldım cemalı cemiline ey RAB
Uyandır rüyadan hakikati göster ya RAB
DUA
Silahım elimde, kalkanımda dilimde
Silahım elimde, kalkanımda dilimde
Korunmak istersem İhlas ve Fatiha dilimde
OTUZ YIL
On beşimi on beş sene geçti habersiz
Otuz olmuş bihaber rabbim senden habersiz.
CANBAZ
At oynattım hayatta yaşamın ortasında
Kalbim karadı gitti dünyaların pasında
MİMAR
En güzel mimarı secdeyle selamladım
Her secdede yaklaştım rabbime bin adım
MERDİVEN
Basamaklarla yüklü hayatın merdiveni,
En tabanda ben kaldım ezdiler bedenimi.
SAN'AT
Sanatın mimarın üstadı sensin Rabbim
Güzeli tarif edemez tükendi takatim
NEFİS
Acıkmış ruhlara yedirmeyin nefsimi.
Nefsin terbiyesi ruhların Allah’a teslimi
YAKIN
Uzaklarda yakınlık hissiyle yanıyorum
Ey gök ve arz ben Rabbimi arıyorum.
ALLAH VE İNSAN
Sen mabudsun ben ise Abdim
Sana karşı nankörlük değildir haddim.
AĞZIMI DİKSELER
Uzak dur diye dikseler ağzımı
Yinede konuşurum kesseler boğazımı
ÖPMEK
Öpmek soğuk bedeni bir mezar taşında
Atılmak bir hayata altmış üç yaşında
TEK KELİME
Tek kelime yeter o da senin adındır.
Tek dileğim var rabbim oda senin katındır.
GÜZEL
Güzeli sorsalar cahile dünyada güzel çoktur
En güzel cemal seninki,Başka hiç güzel yoktur.
KUDRET
Gücüne güvenenler atıyorlar narayı,
Asıl kudret ondadır unutuyorlar orayı
AŞK
Aşkın dillere destan diyordu Mevlana
Sen aşık isen uzak durma mevlana
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
ANADOLU KARTALLARI
Gök karardı,yağmur gibi iniyor üstümüze bombalar.
Vicdanlar kopmuş, medeniyet! Anadolu’yu bombalar.
Ufkunda kalmamıştı güneş, hüzün çöktü semaya,
Ne at vardı ne araba,vatan kalmıştı yaya
Sarmıştı dört bir yanı, kahbece zalim düşman
Durmadan kan akıyordu, durmuyordu bir an
Tepemize binmişti, kaldıramıyorduk kafamızı
Ayaklarda ve vücutta başlamıştı derin sızı
İstanbul ağlıyordu, Fatih’i anıyordu durmadan
İngiliz’i, Fransız’ı, Yunan’ı akıtıyordu kan
Anadolu yiğitlerin diyarı durmuyordu sessizce
Başlamıştı gayretler, mücadeleler eşsizce
Toplanmıştı eli silah tutan asil ruhlu insanlar
Ellerinde mavzerler, kahbe düşmanı kovalar
İlk adımı atmıştı onlar kendi illerinde
Ay ve yıldız vardı onların berelerinde
Aman vermedi düşmana Antep’te Şahin’le
Nene Hatun bir yerde, Hasan Tahsin bir yerde
Her biri bir tokat gibi indi düşman yüzüne
Kırıldı cesareti korku geldi düşman gözüne
Nihayet birleşmişti bu yiğitler bir yerde
Çare olmuştu onlar Anadolu’da kanayan derde
Vatanı yücelten onlar bağımsızlığın mimarı
Namusumuzun bekçileri tarihimizin şiarı
Selam size ey yiğitler akıncıları Anadolu’mun
Önderleri oldunuz bana aydınlık yolumun.
Tarihine yön veren kahraman Mehmetlerim
Ben bir ömür boyu kapında nöbet beklerim
Nihat ŞAHİN
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
OSMANLI
Tarihin ortasında açılıyordu bir sayfa
Ordunun destanını yazıyordu bir tayfa
Üç kıtada geziyordu Osmanlı atının sesi
Avrupa’da hissediliyordu Osmanlı’nın nefesi
Arşidük ağlıyordu zordayım abi diye
Yardıma karşılık gönderiyordu hediye
Yunan kudurmuş Sırp’la beraber olmuş
Kendilerince bu kurtuluşta bir yolmuş
.
Amaçları yıkmaktı şanlı olan devleti
Bağlamaktı kendine şu izzetli devleti
Tarihe bakıp kendini aramayan millet
Geçmişe sünger çekip giden gençlik bir illet
Atamı arıyorum Osmanlı’nın kendinde
Yıkıyorum eskiyi tarihimle Selim’le
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
MAKBER
Dert denizinde bir yolcu gidiyorum ebede
Rotamı arıyorum vardım ilerdeki mabede.
Sinimde yatıyorum ne gelen var ne giden
Fatihadan mahrumum yok ki ziyaret eden
Gün geçtikçe eriyor kurtlar yiyor bedenim
Toprakla bütünleştim toprak oldu bedenim
Zamanla sıkışıyor sinimde kalan kısmım
Tek dostum melekler şeytansa benim hasmım.
Üflendi arzda sur toz dumana karıştı
İnsanlık bitmişti toprakla su yarıştı.
Semadan indi güneş,yer kavuştu semaya,
İnsanlık tükenmişti toprak varmıştı aya
Toplandık en sonunda mahşer denen bu yerde
Gözlerimden kalkmıştı gerçeği örten perde
Nurun üstünde bir nur parlıyordu karşımda
Gölge yoktu karşımda tek gölge Allah arşında
Nebilerin nebisi kapanmıştı secdeye
Akıyordu gözyaşı Sel olmuştu secdeye
Ümmetin istiyordu Rabbinden usanmadan
İnsanlık ağlıyordu mahşerde korkusundan
Uyan ey ruhum zorluk çeken uykudan
Git de iç artık Kevser denen bu sudan
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
Bizim
Bir seher vakti çıkmıştım yola
Gördüm iki Mehmet gidiyordu kol kola
Dedim Yiğitler sabah sabah hayrola
Dediler ki gaza vardır cenk vardır.
Devam ettik yol boyunca dertleştik
Davamızda Hak yolunda birleştik
İman geldi,şevke geldik gürleştik
Dedim vatan bizim gaza bizim yol bizim
Dağlar aştık ovaları tepeledik yol aldık
Bazen susuz bazen yorgun aç kaldık
Dedik dava vardır gaza vardır and aldık
Dediler dava bizim gaza bizim and bizim,
Ulaştık cepheye yükseliyordu dumanlar
Bu iş zordur bunu ancak biz anlar
Kol kopmuş sancak dizde dayanmış
Dediler ki bayrak bizim sancak bizim şan bizim
İçimizde buruk acı,etrafta hep bombalar
Medeniyetin Beşikleri! Medeniyeti bombalar.
Yaşam bitmiş can yerini almış bombalar
El bizim kol bizim dava bizim can bizim
Işığında yol bulayım sancağım ışık ol bana
Bir canım var helal olsun al sana
Ülke bizim rahat ol dalgalansana
Arş da bizim arz da bizim sen bizim
Yücelerden bir ses geldi kulağımı çınlattı
Bu ses bana Uhud’u Malazgirt’i anlattı
Çanakkale Sarıkamış Mohac’ı dinletti
Destan bizim tarih bizim yurt bizim
Özümüzde kendimizi bulduk biz
Batı zengin, medeni!batı hem dinsiz
Mezar dardır ruhlar geniş yer ensiz.
Ölüm sorgu bizim ten bizim
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
ECDADIM
Can veren ecdadımın kanını taşıyorum,
Şimdi ise ülkemde soysuzla savaşıyorum.
Fatih’in ruhuna fatiha okurken bu yerde
Şimdi uyansa Fatih boğulurdu kederde
Eyyup Sultan uyansa gençliğine bir dönse
Şanlı İstanbul’un şu halini bir görse
Acaba gelir miydi bu şehrin etrafına
Yaşı doksana vurmuş kıyar mıydı canına
Dertlerin Ortasında kalmıştı koca şehir
Şehrin ortasında akıyor çirkef denen nehir.
Haya ve edeb bir hayal olmuş burada
Haya ve edebi olan sanılıyor bir hurda
Mehmet’i fatih yapan surların ardındayım
Ey imlet uyan Ruhumla yanındayım.
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
SIRAT
Uğuldayan beynimin içinde kaynar kazan,
İnsanları düşürür birbirine kötü zan
Yiğit isen ey insan dostlarını güzel an,
Şan senindir şeref senin soy senin
İnceden düşler sererim yolların gediğine
İnanmayın dostlar her cahilin dediğine
Zaman gelir üflenir surun düdüğüne
Ölüm senindir, kabir seni, ten senin.
Uyanırsın sininde can gelir tene konar,
Melek gelir elinde defterin sorar,
Yaşamdan almadıysan ibret bu seni yorar,
Cennet senindir, cehennem senin, yol senin.
Kevser suyu çok tatlıdır doyamazsın tadına,
Hürileri çok güzeldir kıyamazsın sen ona,
Cemaline aşık olur doyamazsın sen ona,
Mahşer bizimdir,arı bizim, ruh bizim.
Gölgesinde durup şükür ederim rabbim
Aydınlanır ismin anılınca kalbim.
Ümmetim diye ağlar benim peygamberim,
Makber bizimdir, mahşer bizim SEN bizim.
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
İLMİN SULTANLARI
Derdime derman kılıp eyledin cihana nur
Kimi insan çok cahil, kimisi alim olur.
İlmine aşina olmuş, dertlere gem vuruyor
Cehalete kalkan olmuş insanlığı koruyor.
Asırların yükünü omzunda çeken odur
Su olmayan yerde ağaçlar kalır bodur.
Mum gibidir öğretmen, kendine ışık olmaz,
İnsanlığa hizmetten, ilim sunmaktan bıkmaz.
Yiğitliği bundandır, cömerttir ilim harcar
Kaçmaz asla tehditten, cehaleti parçalar.
Bir elek gibidir o,süzgecinden geçirir herkesi
O olmasaydı dogmalarla dolardı insanlığın perdesi
Akşamseddin gibi edebin timsali odur.
Fatihler yetiştirir, tarihe yön veren odur.
Okutmak güzel iştir, kıymeti bilinmese de
Ey cehalet unutma! Elim hep ensende
Mesleğime müptela bir öğretmenim ben.
İnsanlık olmazdı bunlar olmadan: İlim ve fen.
Aşkına aşinayım yol verin yollar bana,
Nihat canını feda etmiş yollar sana.
(Not) Bu Şiir Akdağmadeni 'de Şiir
Yarışmasında Birincilik Almıştır)
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
SIRAT
SIRAT
Uğuldayan beynimin içinde kaynar kazan,
İnsanları düşürür birbirine kötü zan
Yiğit isen ey insan dostlarını güzel an,
Şan senindir şeref senin soy senin
İnceden düşler sererim yolların gediğine
İnanmayın dostlar her cahilin dediğine
Zaman gelir üflenir surun düdüğüne
Ölüm senindir, kabir seni, ten senin.
Uyanırsın sininde can gelir tene konar,
Melek gelir elinde defterin sorar,
Yaşamdan almadıysan ibret bu seni yorar,
Cennet senindir, cehennem senin, yol senin.
Kevser suyu çok tatlıdır doyamazsın tadına,
Hürileri çok güzeldir kıyamazsın sen ona,
Cemaline aşık olur doyamazsın sen ona,
Mahşer bizimdir,arı bizim, ruh bizim.
Gölgesinde durup şükür ederim rabbim
Aydınlanır ismin anılınca kalbim.
Ümmetim diye ağlar benim peygamberim,
Makber bizimdir, mahşer bizim SEN bizim.
Nihat ŞAHİN
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
EY SARIKAMIŞ
Ey Sarıkamış’ın yiğitleri
Tarihte açıp güsamlı defteri
Giremez ülkeme rum ve ermeni
Fatihalar sana, senin olsun.
Ruhumuzun en yerinde adın
Anarım her kar yağdığında yadın
Geride bıraktığın şanlı evladın
Fatihalar sunar, senin olsun.
Ak kanlar üstünde kızıl kan vardır
Yinede bu vatanda yer vardır
Bizde değerli olan şan şeref vardır
Fatihalar sana, senin olsun.
Bıraktın geride şanlı tarihin bilinir
Ömre bedeldir Sarıkamış bunlar bilinir
Ömre bedeldir Sarıkamış bunlar bilinir
Yürüse o an Mehmet zaman silinir
Fatihalar sana, zaman senin olsun.
Nihat ŞAHİN
Nihat ŞAHİN
Nihat ŞAHİN
Nihat ŞAHİN
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
YORGUN YOLCU
Hayatın tadını kokladım dilimde
Uzun bir nefes çektim kendi elimle
Ne murat diledim ne de özlemde
Yolcuyum yorgunum bu evrende.
Durmak bilmeyen zamana inat
Hiç beklemedim peşinden kırk at
Ne umut kaldı bende ne takat
Yorgun yolcuyum kendi ilimde.
Düzlerde süründüm yokuşta koştum
Hayatın tadını ben ölümle bulmuştum
Bin çalsam gelir benim bir muştum
Yorgun yolcuyum kendi dilimde.
Bana uzanır gördüm yollar taşına
İrkilir doğrulurum her soluk başına
Geldim gençliğime 63 yaşına
Yorgun yolcuyum kendi yılımda.
Sular çağlar gelir ömür kayımı
Beklemez hiçbir anbir an sapımı
Aklar düştü mü koparın hayatımı
Yorgun yolcuyum ömür cebimde.
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
SON DESTAN
Çanakkale Boğazı dalga dalga köpürdü yine,
Bir tarafta Tekirdağ diğer tarafta Edirne
Akın akın ,dalga dalga geliyor düşman gemileri,
Aman vermiyor düşmana yiğit Türk erleri.
Ellerinde mavzerler topa karşı geliyor,
Düşmanın top mermileri Mehmetleri seriyor.
Yiğit kınalılar kurban oluyor tek tek,
Millet yönelmiş cepheye yürekler olmuş yek
Seyit onbaşı almış eline omuzluyor yükünü
Denize gömüyor düşmanların kökünü
Siperlerde cesetler, kol kopmuş, çene yok
Karavanamız tükenmiş, düşmanınsa karnı tok.
Anzak’lar bilmiyor Türk’ün şanlı tarihini,
İngilizlerse biliyor İstanbul’un Fatih’ini
Osman’ın torunları,Orhan’ın evlatları,
Fatih’in fedaileri, Yavuz’un bahadırları
Silkindi, döktü üstündeki mağrur olan gafleti
Ayağa kaldırdı tekrar, hasta olan devleti
Selam size yiğitler, toprağınız kutsaldır,
Unutmayız ki sizi, biliriz bayrağınız aldır.
Renginde kanın vardır, ondan parlıyor böyle,
Giden genç Mehmetlerim atama şunu söyle;
Bu yurt bizimdir, ebede kadar bizim.
İsteseler de vermeyiz, asıl emanet sizin.
Şanınızla büyüdük geldik güzel günlere,
Çok minnet ediyoruz bizi getiren dünlere.
Damla kanınız için binlerce fatiha gerek,
Türk oğlunda vardır Medeniyet’e karşı yürek.
Topunuza boynumuz ince değildir bizim,
Yoksa nasıl çevirir, yüzüne bakar yüzüm.
Son destanı yazdınız, kanınızla tarihe
Bu destanı derleyenden selam olsun sizlere
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
KARDELEN
Yüce dağda eriyor karların sonu
Şubat bitti bakın geldi mart onu
Ağaçlar büründü yeşilin bin bir tonu
Baharımsın çiçeğimsin kardelen
Eridim su oldum dağ doruklarında
İndim enginlerde yol alamadım
Ruhumu okşayan nisan yağmurlarında
Sen olmayınca canan tat alamadım
Rengini yitirmiş bütün çiçekler
Rızkını getirmiş tüm bu böcekler
Bir gün gidenler geri dönecekler
Baharımsın çiçeğimsin kardelen
Işık oldun yollarıma dikildin
Ekin oldun yollarıma ekildin
Bazen ayrılık olup uzaklara çekildin
Baharımsın çiçeğimsin kardelen
Demet demet avuçlarıma kondun
Hazanımı bitirdin ,ömrümde sondun
Törpü olup ömrümden ömür yoldun
Baharımsın çiçeğimsin kardelen
Yorgun akıyor suları durgun
Ömrü bitirmiş hayatı durgun
Sel aldı Yozgat’ı dumanı Sorgun
Ellerimde çığ gibisin kardelen
Bin türlü dertlerde boğuşan sen
Ruhumdaki kirleri söker mi senin kesen
İçimdeki çırpınışı ah sen bir bilsen
Yüreğimde volkan gibisin kardelen
İlkin adını yazdım vurgun yerime
Sallandı bedenim aksettin içerime
İnan senin’çin boyun eğdim kaderime
Yolumun yolcususun kardelen
Nihat ŞAHİN
T.Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Akdağmadeni Lisesi
Bugün 27 ziyaretçi (35 klik) kişi burdaydı!